15 Ağustos 1954 (soldan sağa)
Roz Kohen, Annesi Ester Romano Kohen, ablası Dora Kohen Kalkan
Mektup
yazma alışkanlığını elektronik yazışmanın başlangıcı ile herkes gibi bende de yıllar
önce kaybetmeye başladım.
Postacının
gelişini heyecanla beklediğim günleri hatırlarım. O zamanlar mektup almak dost
ve yakınlardan haber almak anlamına gelirdi. Simdi ise postacının getirdiği
fatura ve reklam literatüründen ibaret. Dost haberlerimizi de İnternet üzerinden
yüzlerce kıymetsiz mesajın arasında ve kısa haberler seklinde ve anında alırız.
Bu
mesajların bir kısmı elden ele dolaşıp tekrarlanan fıkra, söylenti ve
reklamlardan ibaret. Çoğunu hiç okumadan sileriz.
Birkaç
hafta önce temizlik yapma niyeti ile açtığım bir ayakkabı kutusunda, aile
fertlerinden ve dostlardan seneler önce gönderilmiş mektupları buldum.
Her
mektup el yazısı ve değişik renk mürekkeplerle ve ayrı ayrı lisanlarda, kimisi Türkçe,
kimisi İngilizce, kimisi de İbranice yazılmış. Mektupları geldikleri zarflarda tutmuşum.
Hepsinde de özenle seçilmiş pullar var.
Bu
mektup koleksiyonu arasında Yahudi İspanyolcası ile yazılı olanlar bir tek
Anneminkiler.
Annemin yaşıtları, İstanbul’un
Yahudileri arasında kendilerini Yahudi İspanyolcası ile en iyi ifade eden son
nesil, o yüzden duygusal değerleri çok yüksek. Annem üşenmeden bana Israil ve Amerika’da
yasadığım uzun yıllar boyunca mektup yazmaya devam eder.
Heyecanla benden mektup bekler yıllarca postacının yolunu kollardı.
Birbirimize her hafta bir mektup yazmaya söz vermiştik. Onun mektupları hep
dualarla başlardı "Sevgili kızım, Allah ne muradın varsa versin, bolluk içinde,
mutlu olmanı diler hayırlı bayramlar temenni ederim."
Bu sure içinde ben bir ülkeden ötekine göç ederken, arkadaş,
komsu, okul, is değiştirip, farklı lisanlar konuşup, değişik kültürlerde çocuk yetiştirirken,
Annem bana ayni temaları Annesi nine kullandığı bicimde Musevi İspanyolcası ile
aktarmaya devam etti. Konular onun ve benim için bu konuştuğumuz dilde duygusallığını da korudu.
Bana arkadaş, komsu ve aile fertleri ile ilgili haberleri, ilgilendireceğini
bildiği için haber verdi. Bazen de bana değişen İstanbul'u gelip giden iklim değişikliklerini,
acılan yeni sinemaları, kapanan eski pasajları, aileye katılan yeni fertleri ve
kaybettiğimiz aile büyüklerini anlattı. Bir de Musevi bayramlarını hep hatırlatır,
Hamursuz bayramında ne yapacağımı sorar, Musevi yeni yılının gelişini hatırlatırdı.
Büyük oruç gününde de hepimiz adına oruç tutacağını bildirirdi.
Zaman zaman bir kuzenin nisanını veya bir ahbabın çocuğunun doğumunu
kaçırdığıma üzülür, bu mektuplarda geçmişimi görürdüm. Annemin mektupları da de
geçmişe ve Yahudi İspanyolca-sına olan bağım oldu, böylece.
Annemi kaybedip te artık Yahudi İspanyolcası ile yazılmış mektup
alamayınca da kendime İnternet üzerinden lisanı bilenler arasında buldum. Lisanı İnternet üzerinde kullanan bizim nesil, kendini bu lisanda iyi ifade ettiğinden
değil de, mirasımız olan bu lisanı korumak istediğimizden yazmaya başladık.
Sonuçta en büyük sürprizi de ailece İspanya’da buluşup hem aile
fertleri hem de Madrid halkı ile Osmanlı topraklarında 500 yıl muhafaza ettiğimiz
bu lisanla anlaşabilince yaşadım.
