Roz Kohen
Estambol Djudyo
Una Koleksyon de Rekuerdos i İlustrasyones ;
kitabından tercüme eden Roz Kohen
Una Koleksyon de Rekuerdos i İlustrasyones ;
kitabından tercüme eden Roz Kohen
Matmazel,
Sayın Bert Behar’ın anısına sevgi ile
Biz ona "Matmazel" derdik. Annem, zar zor birkaç kelime
konuşabilen bir bebek olduğumda bile, kapıya çıkıp ona "emamazel!"
diye seslendiğimi hatırlatırdı. İstanbul'un
Şişhane semtinin Kıblelizade sokağındaki Melek apartmanında yaşadığımızda
Matmazel Behar ve kardeşi işitme engelli dul Dora, komşularımızdılar. Matmazel Behar
evli değildi. O aynı mahalledeki, Özel Musevi Lisesinde Fransızca öğretmeni
olarak çalışırdı. Mahalledeki tüm Yahudi komşular gibi babam, ablam ve ben de,
aynı okulda eğitim gördük. Matmazel her akşam bizi ziyarete gelir ve bizde akşam
kahvesini içerdi.
Akşamüstü, yemek sonrası ziyaretlerine terlik ve ekose sabahlığı ile gelir kanepe
olarak kullandığımız divan üzerinde oturur ve bana Fransızca hikâyeler okur, kahvesine
bisküvi daldırmama izin verirdi. Konuşulan dilleri ayırt edemeyecek kadar küçük
olmama rağmen, mucizevî bir şekilde okunulanları anlardım.
“Kırmızı Başlıklı Kız, “”Çizmeli Kedi”, “Güzel ve Çirkin” ve daha birçok
klasik çocuk hikâyelerini ilk ondan Fransızca dilinde duyuyordum.
O aynı zamanda İncil’den alınma mucizeleri ve hayatta insanların başına gelen
tüm harika şeyleri, melekleri, Musa’nın Mısırdan nasıl ayrıldığını, Nuh’un hayvanları
nasıl topladığını ve İncilden alınma başka masalları anlatırdı.
Apartman önüne gelip dikkatimizi çekmek için ıslık çalan komşular ve arkadaşlarımızı
hatırlıyorum. Hiçbirimizin telefonları yoktu, yüksek sesle birbirimizi çağırırdık.
Matmazel’i her gün ziyaret eden yakın bir arkadaşı vardı. "BERT, BERT, BERT!" diye seslenirdi Bu
nedenle, hepimiz kimin ziyaret edildiğini kimin arandığını bilirdik. Bazen
ziyaretçiler binanın giriş kapısında anahtarı ipe bağlı bir sepet ile sarkıtalım
diye beklerdi, böylece dik merdivenleri inmek zorunda kalmazdık. Yaz aylarında,
Matmazel Yalova’daki, doğal şifa banyolarına giderdi. O, güzel bir otel de
birkaç hafta geçirir romatizmasına iyi gelen tedavi banyolarından yararlanırdı.
Ailece kendisini Yalova’ya ziyaret’e gider ve güzel koruluklar altındaki bahçelerde
ortancalar arasında güzel vakit geçirirdik.
Yaz sonunda, Matmazel, dul kız
kardeşi Dora ile paylaştığı üst katımızdaki küçük dairesine dönerdi. Abla Dora,
işitme engelli olduğundan kimse ile görüşmeyen depresif bir insana dönüşmüştü.
Matmazel onun tüm ihtiyaçlarını giderir ve bu iki odalı daireyi paylaşırlardı.
Ben on üç veya on dört yaşımda iken,
Matmazel Musevi Lisesinde, (Bne'i Brith) benim Fransızca öğretmenim oldu.
Günlük yaşamlarının yükü altında, annem ve babam, ziyaretçi ağırlamağa artık
meyilli değildiler. Matmazel kendi hayatı ile meşgul iken Yahudilerin çoğunluğu
şehirde güzel mahallelere taşınmağa başlamıştı.
Sınıfta Matmazel Behar’ın çok farklı bir ünü vardı. O çok sıkı ve otoriter öğretmen
olup terbiye etmek için öğrencilerin kulaklarını çekip bükerdi. Ondan geçer not
almak zordu ve tüm öğrenciler ondan çok korkardı. Her Allahın günü sınıfın
önünde Fransızca şiirleri ezbere okumağa mecbur ederdi.
Sınıfın kızlı erkekli 40 öğrencisi aynı Fransızca şiiri ter döke döke
okurduk:
"La peste,
Un mal qui répand la
terreur,
Mal que le Ciel en sa
fureur
Inventa pour punir les
crimes de la terre,*
Bu şiirde temsil edilen korku ve dehşet bizler için hem Fransızca diline
hem de öğretmene duyduğumuz sitemi temsil ederdi sanki.
Altında kalmamak için biz çocuklar da Matmazel’i deli etmek için türlü yollar
keşfetmiştik:
Soba odunlarını dikine dizer, düşürüp bolca gürültüye sebep olurduk.
Veyahutta koro şeklinde vızıldanarak sevimsiz bir gürültü başlatırdık. Bazen de
kendisini taklit eder, dayak ve çimdikten korkmadığımızı göstermek isterdik.
Ortaokuldan sonra Musevi Lisesinden ayrılıp liseyi Arnavut köyde bitirmeme rağmen
Matmazel Behar, daha uzun yıllar çalışmaya devam etti. 1975 yılından sonra
Melek apartmanındaki Yahudi komşularımızın hepsi başka semtlere taşınmış, yaşlılar,
vefat etmişti.
Matmazel bir süre daha Yaşlı Yahudilere mahsus yurtta barındı ve iyi bakıldı.
İstanbul’un bir kaç Yahudi nesli bu emektar öğretmeni ve entelektüel
zenginliklerini üşenmeden paylaşan kıymetli kadını yarı hüzün, yarı yaranlık ve
yüzlerimizde bir gülümseme ile hatırlamağa devam edeceğiz.
*Jean de La Fontain’in Veba ya yakalanmış
hayvanları
Öfke içinde gökyüzüne yayılan bu terör
Hastalıkların en kötüsü
İnsanlığın günahlarını yok etmek için yaratılmıştı.
